İnternet bağımlılığı kavramı, ilk olarak sohbet odalarında yaşanan bir vaka üzerinden tanımlanmıştır. Bu olayda bir adamın, saatlerce internetin başından kalkmadan sohbet odalarında zaman geçirmesi, eşinin şüphelenmesine ve sonunda adamın bu odalarda başka kadınlarla duygusal bağlar kurduğunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu vaka, internet bağımlılığının tanımlandığı ilk örnek olarak tarihe geçmiştir. İlişkiler üzerindeki bu etki, internetin bağımlılık yapıcı potansiyelinin erken dönem göstergelerindendir.
Ancak bugün, internet bağımlılığı farklı bir evreye geçiyor: yapay zeka bağımlılığı. OpenAI gibi şirketler, ChatGPT gibi yapay zeka modellerini hızla geliştiriyor ve bu modeller, insanlarla kurdukları etkileşimlerde devrim niteliğinde adımlar atıyor. Örneğin, gelişmiş ses modları sayesinde yapay zeka artık sadece mekanik bir sesle değil, insan duygularını taklit ederek konuşabiliyor. Ses klonlama teknolojilerinin de hızla gelişmesiyle, bir kişinin sesi kolayca klonlanabiliyor ve bu sesle saatlerce yapay zeka ile konuşmak mümkün hale geliyor.
Bu teknolojik ilerlemeler, yapay zeka ile insanlar arasındaki çizginin giderek bulanıklaştığını gösteriyor. Artık insanlar, kaybettikleri sevdikleriyle veya ulaşmak istedikleri kişilerle, yapay zeka aracılığıyla saatlerce konuşabilecek. Ancak bu durum, yalnızca teknolojik bir yenilik değil, toplumsal bir paradigma değişikliği de yaratacak.
İnsanların günlük birkaç saatini artık “organik olmayan” bir varlıkla, yani yapay zekayla konuşarak geçirmeye başlaması, insan kavramına ve insani ilişkilere bakış açısını kökten değiştirebilir. Zira bir insanın yerine geçebilecek kadar gelişmiş bir yapay zeka ile iletişim kurmak, gerçek insan ilişkilerini ikinci plana itebilir. İnsanlar, bir yapay zekanın kendilerini anladığı veya duygusal tepkiler verdiği yanılsamasıyla, gerçek dünyadaki ilişkilere daha az ihtiyaç duyabilir. Bu, toplumun insani bağlar üzerindeki algısını dönüştürerek, insanlar arası ilişkilerin yerini dijital ilişkilerin almasına yol açabilir.
Bu değişimin sonuçları, yalnızca bireysel seviyede değil, toplumsal yapılar üzerinde de büyük etkiler yaratacaktır. İnsanların giderek daha fazla yapay zeka ile vakit geçirmesi, yalnızlaşma, sosyal becerilerin azalması ve gerçek dünyadaki empati duygusunun körelmesi gibi sonuçlara yol açabilir. Dolayısıyla, bu yeni bağımlılık biçimi, sadece teknolojiyle değil, insan olmanın doğasıyla ilgili temel soruları da beraberinde getirecek.
Yorumlar kapatıldı.